Bir sabah uyandım ve yurtdışında Almanca öğrenmeye karar verdim. Siddhartha (Hermann Hesse)’yı okumak için Almanca öğrenmek. Yazarın seçtiği kelimelerle bir kitabın orijinal halini okumanın çok güzel olduğu kesin. Öğrenmeye ve yeni deneyimler edinmeye bayılıyorum. Bu hikayenin sonunda istediğim oldu, Hesse’yi aslından okuyabilecek düzeye geldim. Ama en başında ‘Life is too short to learn German’ diyen (Richard) Porson’ı dinleyip pes edebilirdim. İngilizce bilmek Almanca öğrenebilmek için ciddi anlamda yardımcı oluyor. İngilizce ve Almanca öğrenmek üzerine yapılan sevdiğim bir benzetme aralarındaki farkı özetliyor. İngilizce ters üçgen gibi, başlarda çok kolay fakat ilerledikçe zorlaşıyor. Almanca ise normal bir üçgen gibidir, başlangıcı zor, özellikle artikellerle tanışmak, ama ilerledikçe kolaylaşıyor. Bilimin, teknolojinin, sanatın, felsefenin ve mühendisliğin dili Almanca, elbette üç büyük Avrupa ülkesinin de anadili.
Almanca’da başlangıç düzeyinden ileri düzeye kadar altı farklı dil seviyesi var. Hedefi baştan belirlemek önemli. C1 seviyesi orada üniversite eğitimine direk başlayabilmek için yeterli, yeni başlayan biri için bu seviyeye DID ile Almanya’da dil eğitimi alarak ulaşmak dokuz ay gibi bir zaman dilimi ayırmak demek. Deutsch in Deutschland (DID) dil eğitimi sonrasında üniversite yerleştirmeleri konusunda da öğrencilere destek oluyor. Almanca öğrenmeye karar verdikten sonra bu süreci eğlenceli ve hızlı hale getiren şey dil eğitimini Almanya’da almaya karar vermem oldu. Bir dili yaşayarak, gezerek ve deneyimleyerek öğrenmek hem çok eğlenceli hem de insanı yormuyor. Carina ile botanik bahçesinde güneşlenirken öğrenmenin en huzurlu halini deneyimledim. O gün ondan muhteşem bir hayal kırıklığı deyimi öğrendim, aus allen Wolken fallen: tüm bulutlardan düşmek. En sevdiğim tercüme edilemeyen kelime, Waldeinsamkeit: Bir yanlızlık duygusu, ormanda tek başına olmak ve doğaya bağlanmışlık.
Almanya’da eğitim almak, kültür ve doğasıyla tanışmak, Oktoberfest’te geleneksel kıyafetleri giyip Almanca’yı ve Almanya’yı yaşamak. Muhteşem doğanın ve huzurun tadını çıkarmak. Almancayı Almanya’da öğrenmenin en güzel yanı haftasonu ve diğer tüm tatiller için görülmeye değer yerlerin hiç bitmemesi, ayrıca kolaylıkla uygun fiyatlı tren ya da uçak bileti bulmak mümkün. Almanya’da bulunduğum süre içinde bir çok farklı ülke ve şehre yolculuk yaptım. Seyahat etmek insanı kendi içinde de bir yolculuğa sürüklüyor. Yolculuğum beni çok değiştirdi. Nordsee’de kuzu sevip, Bodensee’de yüzdükten sonra, Avrupa’nın başkentlerini görüp her yerde anılar ve arkadaşlıklar biriktirdikten sonra artık aynı insan olmuyorsunuz, seyahat etmek değişmektir. Başka bir deyişle “Travel is the only thing you buy that makes you richer.” Yeni insanlar ve yeni dünyalar görmek hayatınızda devrimlere yol açar. Hayata bakış açınız, düşünceleriniz ve algınız tamamen değişiyor. Saint Augustine’in de dediği gibi ‘Hayat bir kitaptır ve gezip görmeyenler hep aynı sayfayı okur.’ Kendi hikayenizi yazmanız dileğiyle. Tschüss!
İngiltere'de Lise Hayalim Sonunda Gerçek Oldu!
Öğrencimiz Yusuf Capar'ın İngiltere'de lise değişim süreci ve Canterbury deneyimleri Devamı
Yusuf Capar
Öğrenci
İngiltere'de Lise Değişim Sürecim
Öğrencimiz Şevval Duru'nun İngiltere'de lise değişim süreci ve Canterbury deneyimleri Devamı
Sevval Duru Dopoglu
Öğrenci
Academix ile Brighton'da Dil Okulu Deneyimim
Öğrencimiz Fulya Özmantar'ın danışmanı yardımıyla Academix'le Brighton'da dil eğitimi Devamı
Fulya Özmantar
Öğrenci
Academix ile İrlanda'da Üniversite Eğitimim
academix ile irlanda'da eğitim alan öğrencimiz Dublin City University'deki tecrübelerini bizimle paylaşıyor Devamı
Can YÜCEL
Öğrenci