Yurtdışında dil eğitimi planlayanlar genelde gidilecek yer konusunda ikilemde kalırlar. Ağırlıklı olarak gidilen iki ülkeden İngiltere mi Amerika mı karar veremezler.
Her iki ülkeninde kendine göre avantajları ve dezavantajları vardır. Eğer Amerika’ya karar verirseniz hangi şehre gitmeniz konusunda kafanızda bir çok soru işaretleri olacaktır. Akla ilk gelen yerler New York, Boston, Miami, San Francisco, Los Angeles, Santa Barbara, Seattle ve San Diego gibi dil eğitiminde aktif olan merkezler gelir. Bu yazımda sizlere bu merkezlerden birisi olan San Fransisco hakkında kısaca bilgi vermek ve burada nereleri görmeniz konusunda bir takım ipuçları vereceğim.
Dil eğitimi için burada yüzlerce okul bulunmaktadır. İster özel bir okulda ister bir üniversite bünyesinde bütçenize uygun ve ihtiyaçlarınızı karşılayacak eğitimi bulmak zor olmayacaktır. Burada en önemli konu herkesin yaptığı hataya düşüp her konuyu öğrenme çabasına girmememek sadece eksik olduğunuz ve ihtiyacı olduğunuz alanda bir eğitim almak olacaktır. Yurtdışına giden öğrencilerde kısa zamanda ilgili yabancı dilin herşeyini öğrenmek gibi bir istek vardır yalnız bilinmesi gerekir ki bu mümkün değildir ve çokda gereksizdir. Bu yüzden sizin işinizi görecek bilgilerin ne olduğuna karar verip ona göre bir dil eğitim programı araştırmanızda fayda vardır. Genelde Amerika’da insanların çok gramer bilgisi kullanmadan konuştuğundan bahsedilir, ki doğrudur, ancak eğitim seviyesi yüksek olan San Francisco’da genel olarak çok düzgün bir aksanla karşılaşacağınızı söyleyebilirim.
Türkiye’den direkt uçuş olmadığı için aktarmalı geleceğiniz San Francisco’da ilk gözlemleyeceğiniz şey burasının ne kadar çevreci olduğunu görmek olacaktır. Daha gelir gelmez hayatınızda görebileceğiniz en ferah ve en temiz havalimanı ile karşılaşacaksınız. Amerika’nın batısında olan bu yerle Türkiye arasında 10 saat fark olması ilk etapta sizi zorlayabilir ama zamanla buna alışacaksınızdır. Sabah kalktığınızda ülkemizde iş çıkışı olduğunu düşünmek garip gelse de kimsenin size rahatlıkla ulaşamamasından dolayı belki mutlu bile olacaksınız. Sisli havası ve dik yokuşlarıyla ünlü olan bu şehirde yaz aylarında bile serin olması sebebiyle mutlaka yanınızda kalın giysilerinizin olmasında fayda vardır. Toplu taşıma olanakları fazlasıyla iyi olan San Francisco’da avalimanından Bart adı verilen hızlı trenle bir çok noktaya ulaşabilirsiniz. Şehir içindeki cable car adı verilen tramvay ile istediğiniz yerlere rahatlıkla gidebilir veya otobüslerle de ulaşımınızı sağlayabilirsiniz. Bisiklet kullanımının da yoğun olduğu bu şehirde şarap tadım merkezleri ve sanat galerilerini sıkça görmeniz mümkündür.
Burada görülmesi gereken yerleri sizlerle kısaca paylaşıyor şimdiden sizlere iyi seyahatler diliyorum.
Golden Gate Köprüsü: Bir San Francisco klasiği olan bu köprüyü görmenin ötesinde daha farklı bir deneyim yaşamak isterseniz kiralayacağınız bisikletle üzerinden geçmek bunu daha da unutulmaz kılacaktır.
Alcatraz Adası: Zamanında ağır suç işleyenlerin kaldığı bu ünlü hapishane günümüzde turistlerin uğrak yerlerinden birisi olmuştur. Gün içinde kalkan tekneler ile bu adaya gidebilir ve dönemin meşhur gangsteri Al Capone’nun kaldığı hapishaneyi görebilirsiniz.
Fisherman’s Wharf ve Pier 39: Limanda olan bu yerde ilginç mağazaları ve sokaklarda gösteri yapan insanları göreceksiniz. Alcatraz Adası’na giden teknelerin de hareket ettiği bu yerin hemen yanında Pier 39’u göreceksiniz. Deniz kenarında olan bu iki katlı rıhtımda hediyelik eşya satan dükkanlar ve deniz mahsülü yiyebileceğiniz restaurantlar bulunmaktadır. Ayrıca Alcatraz Adası’nı arkanıza alarak panoramik resimlerde çektirebilirsiniz.
Ghirardelli Center: Fisherman’s Wharf’dan kısa bir yürüyüşle elebileceğiniz burası adeta bir çikolata merkezidir. Buraya adım atmaz alacağınız taze çikolata kokusu ve insanların ellerinde göreceğiniz dondurma kupları sizi de Amerika’nın en ünlü çikolata markası olan Ghirardelli’den tatlı birşeyler yemeniz için teşvik edecektir. www.ghirardelli.com adresinden çok güzel tatlı tarifleri de alabileceğinizi eklemek isterim.
Sausalito ve Tiburon: Bu iki merkez şehrin hareketliliğinden kaçmak ve sakin bir haftasonu geçirmek için ideal yerlerdir. Gün içinde kalkan teknelerle rahatlıkla gidebileceğiniz bu sahil kasabalarına isterseniz araba ve bisiklet ile de Golden Gate Köprüsü’nden geçerek 15 dakikada gidebilirsiniz. Özellikle bisikletle gezenleri sıkça göreceğiniz bu merkezler hakkında www.sausalito.org ve www.ci.tiburon.ca.us adreslerinden bilgi alabilirsiniz.
Chinatown: Newyork’ta bulunan China Town’dan sonra nüfusu en fazla Çinlilerin yaşam merkezi San Francisco’da bulunmaktadır. Kendine has pazarı, alışveriş yerleri ve dükkanları olan bu merkez şehrin en merkezi yerlerinden biri olan Union Square ile yan yana olup turistlerin gözbebeği konumundadır.
Union Square: Şehrin en işlek alışveriş yerlerinden birisi olan bu merkezde istediğiniz mağazadan istediğiniz ürünü rahatlıkla bulabilirsiniz. Alışveriş cenneti olan bu merkezde bulunan meydanda yazın açık hava sineması kurulmakta ve zaman zaman sokak gösterileri yapılmaktadır. Özellikle Macy’s mağazasının en üst katında yer alan Cheesecake Factory ‘da (www.thecheesecakefactory.com) yemek yemenizi ve InterContinental Hotel’inin üst katı olan Top of The Mark’da (www.intercontinentalmarkhopkins.com/top_of_the_mark) birşeyler içmenizi tavsiye ederim.
Palace of Fine Arts: Alfred Hitchcock’un filmlerinde yer verdiği bu yerde konserler, gösteriler ve sergiler düzenlenmekte olan bu yerde bir çok evlenmekte olan çiftin fotoğraf çektirdiğini görecek, bahçesinde oturup insanları izlemekten çok büyük keyif alacaksınız.
Golden Gate Park: Muhteşem bir doğal güzelliğe sahip olan bu parkta spor tesisleri, müzeler, göller, çocuklarına bisiklet ve rollerblade kullanmayı öğreten aileler, yollarda gezinen sincaplar, meydanda gösteri yapan dans grupları ve yaptıkları resimleri sergileyen sanatçıları göreceksiniz. Park içinde göreceğiniz Conservatory of Flowers 50 ülkeden 1700’ye yakın bitki türünü sergilediği için hemen dikkatinizi çekecektir. İnanılmaz çeşitli ürünler arasında kaybolacağınız Whole Foods Market’tan (www.wholefoodsmarket.com) alacağınız bir sandviç veya meyva sepetiyle çimlere yatıp hoşça vakit geçirebilirsiniz.
Lombard Caddesi: Hayatınızda göreceğiniz en ilginç yol ne dersiniz eminim cevabınız Lombard Caddesi’ni görünce burası olacaktır. 40 derece eğimli ve sekiz keskin viraja sahip olan bu yol iyi pazarlama taktiği sayesinde şehrin en çok ziyaret edilen yerlerinden birisi olmuştur.
Coit Tower: Tepesinden bütün şehri izlemek adetten olmuştur. Twin Peaks: Şehrin en yüksek tepelerinden birisi olan bu yerden San Francisco’yu kuşbakışı izleyebilirsiniz.
Yurtdışında dil eğitimi planlayanlar genelde gidilecek yer konusunda ikilemde kalırlar. Ağırlıklı olarak gidilen iki ülkeden İngiltere mi Amerika mı karar veremezler.
Her iki ülkeninde kendine göre avantajları ve dezavantajları vardır. Eğer Amerika’ya karar verirseniz hangi şehre gitmeniz konusunda kafanızda bir çok soru işaretleri olacaktır. Akla ilk gelen yerler New York, Boston, Miami, San Francisco, Los Angeles, Santa Barbara, Seattle ve San Diego gibi dil eğitiminde aktif olan merkezler gelir. Bu yazımda sizlere bu merkezlerden birisi olan San Fransisco hakkında kısaca bilgi vermek ve burada nereleri görmeniz konusunda bir takım ipuçları vereceğim.
Dil eğitimi için burada yüzlerce okul bulunmaktadır. İster özel bir okulda ister bir üniversite bünyesinde bütçenize uygun ve ihtiyaçlarınızı karşılayacak eğitimi bulmak zor olmayacaktır. Burada en önemli konu herkesin yaptığı hataya düşüp her konuyu öğrenme çabasına girmememek sadece eksik olduğunuz ve ihtiyacı olduğunuz alanda bir eğitim almak olacaktır. Yurtdışına giden öğrencilerde kısa zamanda ilgili yabancı dilin herşeyini öğrenmek gibi bir istek vardır yalnız bilinmesi gerekir ki bu mümkün değildir ve çokda gereksizdir. Bu yüzden sizin işinizi görecek bilgilerin ne olduğuna karar verip ona göre bir dil eğitim programı araştırmanızda fayda vardır. Genelde Amerika’da insanların çok gramer bilgisi kullanmadan konuştuğundan bahsedilir, ki doğrudur, ancak eğitim seviyesi yüksek olan San Francisco’da genel olarak çok düzgün bir aksanla karşılaşacağınızı söyleyebilirim.
Türkiye’den direkt uçuş olmadığı için aktarmalı geleceğiniz San Francisco’da ilk gözlemleyeceğiniz şey burasının ne kadar çevreci olduğunu görmek olacaktır. Daha gelir gelmez hayatınızda görebileceğiniz en ferah ve en temiz havalimanı ile karşılaşacaksınız. Amerika’nın batısında olan bu yerle Türkiye arasında 10 saat fark olması ilk etapta sizi zorlayabilir ama zamanla buna alışacaksınızdır. Sabah kalktığınızda ülkemizde iş çıkışı olduğunu düşünmek garip gelse de kimsenin size rahatlıkla ulaşamamasından dolayı belki mutlu bile olacaksınız. Sisli havası ve dik yokuşlarıyla ünlü olan bu şehirde yaz aylarında bile serin olması sebebiyle mutlaka yanınızda kalın giysilerinizin olmasında fayda vardır. Toplu taşıma olanakları fazlasıyla iyi olan San Francisco’da avalimanından Bart adı verilen hızlı trenle bir çok noktaya ulaşabilirsiniz. Şehir içindeki cable car adı verilen tramvay ile istediğiniz yerlere rahatlıkla gidebilir veya otobüslerle de ulaşımınızı sağlayabilirsiniz. Bisiklet kullanımının da yoğun olduğu bu şehirde şarap tadım merkezleri ve sanat galerilerini sıkça görmeniz mümkündür.
Burada görülmesi gereken yerleri sizlerle kısaca paylaşıyor şimdiden sizlere iyi seyahatler diliyorum.
Golden Gate Köprüsü: Bir San Francisco klasiği olan bu köprüyü görmenin ötesinde daha farklı bir deneyim yaşamak isterseniz kiralayacağınız bisikletle üzerinden geçmek bunu daha da unutulmaz kılacaktır.
Alcatraz Adası: Zamanında ağır suç işleyenlerin kaldığı bu ünlü hapishane günümüzde turistlerin uğrak yerlerinden birisi olmuştur. Gün içinde kalkan tekneler ile bu adaya gidebilir ve dönemin meşhur gangsteri Al Capone’nun kaldığı hapishaneyi görebilirsiniz.
Fisherman’s Wharf ve Pier 39: Limanda olan bu yerde ilginç mağazaları ve sokaklarda gösteri yapan insanları göreceksiniz. Alcatraz Adası’na giden teknelerin de hareket ettiği bu yerin hemen yanında Pier 39’u göreceksiniz. Deniz kenarında olan bu iki katlı rıhtımda hediyelik eşya satan dükkanlar ve deniz mahsülü yiyebileceğiniz restaurantlar bulunmaktadır. Ayrıca Alcatraz Adası’nı arkanıza alarak panoramik resimlerde çektirebilirsiniz.
Ghirardelli Center: Fisherman’s Wharf’dan kısa bir yürüyüşle elebileceğiniz burası adeta bir çikolata merkezidir. Buraya adım atmaz alacağınız taze çikolata kokusu ve insanların ellerinde göreceğiniz dondurma kupları sizi de Amerika’nın en ünlü çikolata markası olan Ghirardelli’den tatlı birşeyler yemeniz için teşvik edecektir. www.ghirardelli.com adresinden çok güzel tatlı tarifleri de alabileceğinizi eklemek isterim.
Sausalito ve Tiburon: Bu iki merkez şehrin hareketliliğinden kaçmak ve sakin bir haftasonu geçirmek için ideal yerlerdir. Gün içinde kalkan teknelerle rahatlıkla gidebileceğiniz bu sahil kasabalarına isterseniz araba ve bisiklet ile de Golden Gate Köprüsü’nden geçerek 15 dakikada gidebilirsiniz. Özellikle bisikletle gezenleri sıkça göreceğiniz bu merkezler hakkında www.sausalito.org ve www.ci.tiburon.ca.us adreslerinden bilgi alabilirsiniz.
Chinatown: Newyork’ta bulunan China Town’dan sonra nüfusu en fazla Çinlilerin yaşam merkezi San Francisco’da bulunmaktadır. Kendine has pazarı, alışveriş yerleri ve dükkanları olan bu merkez şehrin en merkezi yerlerinden biri olan Union Square ile yan yana olup turistlerin gözbebeği konumundadır.
Union Square: Şehrin en işlek alışveriş yerlerinden birisi olan bu merkezde istediğiniz mağazadan istediğiniz ürünü rahatlıkla bulabilirsiniz. Alışveriş cenneti olan bu merkezde bulunan meydanda yazın açık hava sineması kurulmakta ve zaman zaman sokak gösterileri yapılmaktadır. Özellikle Macy’s mağazasının en üst katında yer alan Cheesecake Factory ‘da (www.thecheesecakefactory.com) yemek yemenizi ve InterContinental Hotel’inin üst katı olan Top of The Mark’da (www.intercontinentalmarkhopkins.com/top_of_the_mark) birşeyler içmenizi tavsiye ederim.
Palace of Fine Arts: Alfred Hitchcock’un filmlerinde yer verdiği bu yerde konserler, gösteriler ve sergiler düzenlenmekte olan bu yerde bir çok evlenmekte olan çiftin fotoğraf çektirdiğini görecek, bahçesinde oturup insanları izlemekten çok büyük keyif alacaksınız.
Golden Gate Park: Muhteşem bir doğal güzelliğe sahip olan bu parkta spor tesisleri, müzeler, göller, çocuklarına bisiklet ve rollerblade kullanmayı öğreten aileler, yollarda gezinen sincaplar, meydanda gösteri yapan dans grupları ve yaptıkları resimleri sergileyen sanatçıları göreceksiniz. Park içinde göreceğiniz Conservatory of Flowers 50 ülkeden 1700’ye yakın bitki türünü sergilediği için hemen dikkatinizi çekecektir. İnanılmaz çeşitli ürünler arasında kaybolacağınız Whole Foods Market’tan (www.wholefoodsmarket.com) alacağınız bir sandviç veya meyva sepetiyle çimlere yatıp hoşça vakit geçirebilirsiniz.
Lombard Caddesi: Hayatınızda göreceğiniz en ilginç yol ne dersiniz eminim cevabınız Lombard Caddesi’ni görünce burası olacaktır. 40 derece eğimli ve sekiz keskin viraja sahip olan bu yol iyi pazarlama taktiği sayesinde şehrin en çok ziyaret edilen yerlerinden birisi olmuştur.
Coit Tower: Tepesinden bütün şehri izlemek adetten olmuştur. Twin Peaks: Şehrin en yüksek tepelerinden birisi olan bu yerden San Francisco’yu kuşbakışı izleyebilirsiniz.
İngiltere'de Lise Hayalim Sonunda Gerçek Oldu!
Öğrencimiz Yusuf Capar'ın İngiltere'de lise değişim süreci ve Canterbury deneyimleri Devamı
Yusuf Capar
Öğrenci
İngiltere'de Lise Değişim Sürecim
Öğrencimiz Şevval Duru'nun İngiltere'de lise değişim süreci ve Canterbury deneyimleri Devamı
Sevval Duru Dopoglu
Öğrenci
Academix ile Brighton'da Dil Okulu Deneyimim
Öğrencimiz Fulya Özmantar'ın danışmanı yardımıyla Academix'le Brighton'da dil eğitimi Devamı
Fulya Özmantar
Öğrenci
Academix ile İrlanda'da Üniversite Eğitimim
academix ile irlanda'da eğitim alan öğrencimiz Dublin City University'deki tecrübelerini bizimle paylaşıyor Devamı
Can YÜCEL
Öğrenci