Amerika her zaman herkesin gidip görmek istediği, yaşamak istediği rüyalar ülkesidir. Bu yüzden yurtdışında üniversite söz konusu olduğunda da ilk akla gelen ülke Amerika oluyor. Dünyada en fazla üniversite sayısına sahip olan Amerika da yaklaşık 5.758 üniversite bulunmaktadır. Bu kadar çok üniversite seçeneğine sahip olması öğrenciler açısından çok çeşitlilik yönünden iyi ama bu çok çeşitlilik arasında seçim yapmak açısından da zor bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Öğrenciler hangi üniversiteyi seçmesi gerektiği konusunda tüm karşılaştırmaları yapabilmek için yeterli donanıma sahip olmayabiliyorlar. İşte tam da bu aşamada Yurtdışı Eğitim Danışmanlık Firmaları yani biz devreye giriyoruz. Öğrenci için hangi üniversiteler daha uygun, hangilerine kabul alabilir, hangi üniversiteler istediği alanda yüksek rankinge sahip tüm bunları karşılaştırarak ve çoğu zamanda okulları gidip görüp değerlendirerek öğrencilere sunmaktayız. Her üniversite hakkında detaylı bilgiler vermek her zaman çok mümkün değil. Bu yüzden ben size geçen hafta gidip gezip gördüğüm 3 üniversite hakkında bilgilendirme yapacağım. Bunlar: Florida International University, Adelphi University ve University of Illinois at Chicago. İlk olarak Florida International University ile başlayalım.
Florida International University
Florida International University Amerika’nın Florida eyaletinin Miami şehrinde bulunmaktadır. Miami’nin devlet araştırma üniversitesidir. Bu üniversitede 68 lisans ve 122 yüksek lisans programı olarak toplamda 190 dan fazla bölüm mevcut olup kendi bünyesinde ortalama 55.000 öğrenci bulunmaktadır. Üniversitenin toplamda iki tane kampüsü mevcut Miami’de. Bu kampusler Modesto A. Maidique Campus (MMC) ve Biscayne Bay Campus (BBC)’dir. İlk olarak ana kampüs olan Modesto A. Maidique Kampusunu gezdik. Bölümlerin çoğu bu kampüste bulunmakta ve kampüsün merkeze uzaklığı araba ile yaklaşık 20 dakikadır. İçeri girdiğiniz anda kendinizi çok iyi hissedeceğiniz yemyeşil ve huzur dolu bir kampüs. Kampusun içerisinde ördeklerinde yüzdüğü bir göl, 3 tane Starbucks ve meşhur Taco bell mevcut. Öğrencilerin ihtiyacı olan her şeyi bulabileceği şekilde dizayn edilmiş. Öyle ki kampüste içerisinde üstelik ücretsiz şekilde masaj bile yaptırabileceğiniz sağlık merkezi bile mevcut. Ayrıca dünyada ikinci büyük oditoryuma sahiptir. Öğrencilerin sürekli aktif olması ve öğrenci yaşamını tam anlamıyla yaşamaları için haftada katılabilecekleri 16 tane ücretsiz aktivite bulunmaktadır.
Okulun yıllık eğitim ücreti ortalama 22,929$ civarındadır. Öğrencilerin başarısına göre belli oranlarda burslar verilebilmektedir. Konaklama açısından ise 7 farklı yurdu bulunmaktadır. Bunlar dönemlik olarak yemek planı dâhil şekilde ortalama 3000$- 4000$ civarındadır.
İkinci kampüs olan Biscayne Bay Campus (BBC) ise Miami’nin kuzeyinde okyanus kenarında yer alıyor. Bu okulun merkeze uzaklığı da araba ile ortalama 25 dk’dır. Bu kampüste eşsiz su altı deniz laboratuvarı, şarap yapım/test atölyesi ve Uluslararası Kasırga Araştırma Merkezi bulunmaktadır. İki kampüs tasarım olarak birbirine çok benzemektedir. Aynı şekilde bu kampüsünde içerisinde de göl bulunmaktadır.
Genel olarak baktığımızda her alanda iyi bir üniversite ama özel olarak bölüm tercih etmek zorundaysam hukuk, Hospitality and Tourism Management, Culinary Management ve deniz biyolojisi gibi bölümlerde Amerika içerisindeki en iyi okullar sıralamasında ilk onda olduğunu söyleyebilirim.
Şehir olarak bilgi verecek olursam: Miami, Atlas Okyanus’a kıyısı olup, Florida eyaletinin en büyük ikinci şehridir. Yaz kış sıcak bir iklime sahip olup herkesi büyüleyen zengin bir şehirdir. Şehre girdiğiniz andan itibaren şehirde İngilizce ile birlikte çok fazla İspanyolca da konuşulduğunu da fark ediyorsunuz. Daha gümrükten geçerken polislerin İspanyolca konuşması bile dikkatinizi çekiyor. Şehirde denk geleceğiniz salsa gibi Latin danslarından tutun her yerde Taco Bell olması sanki Güney Amerika’daymışsınız gibi bir his de veriyor. Bu tabi güzel bir çeşitlilik anlamına geliyor. Şehir genel olarak gerçekten dümdüz ve yemyeşil bir şehir. Hiç dağ tepe görmüyorsunuz. Zaten genel olarak South Beach gibi sahilleri ile meşhur bir yer. Tek dezavantajı Miami popüler, turistik ve zenginlerin yaşadığı bir şehir olduğu için yaşam ve konaklamanın pahalı olması. Onun dışında yaşanabilir, canlı, hareketli ve güzel bir şehirdir. Toplu taşıma açısından otobüs, über, taksi gibi her türlü olanak mevcut ama bu şehirde araba satın almak daha doğru olacaktır.
İkinci olarak Adelphi University’e geçelim:
Adelphi University
Adelphi Üniversitesi Amerika’nın New York eyaletinin New York şehrinde bulunmaktadır. 1896 yılında Brooklyn'de kurulan Adelphi Universitesi, Long Island'ın en eski özel üniversitesidir. Bu üniversitede 60 lisans ve 65 yüksek lisans programı olmak üzere toplamda 125’den fazla bölüm mevcut olup kendi bünyesinde ortalama 8.146 öğrenci bulundurmaktadır. Üniversitenin toplamda iki tane kampüsü mevcut New York’ta. Bu kampüsler Garden City ve Manhattan’dır. İlk olarak ana kampüs olan Garden City Kampusunu gezdik. Bu kampüs okulun ana kampüsü olup şehir merkezine metro ile yaklaşık 30-40 dk sürmektedir. Kampüse girdiğiniz anda çok büyük ve modern bir üniversite olduğunu anlayabiliyorsunuz. Kampüs içerisinde bulunan spor salonu, basketbol sahası, futbol sahası, kütüphanesi, sahne sanatları çalışma alanları, tenis kortları, yurtları, sağlık merkezi, yemekhanesi ve birçok fakültelerini gördüğünüzde çok büyük, modern ve gelişmiş bir üniversite olduğunu algılayabiliyorsunuz. Ve tabi ki tipik Amerikan Üniversitesi ve yemyeşil kampüs olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
İkinci kampüs ise Manhattan’da bulunmaktadır. Manhattan’ın Soho bölgesinde bir iş merkezinin içinde bir kattan oluşmaktadır. Kampus şeklinde değil tamamen şehir okulu tarzında bir yer. Burada sadece Business MBA Programs, Education Programs ve Social Works programları var. Burada sınırlı program olduğu için tercih edecek öğrenciler; şehir merkezi yaşamını seven, yüksek yaşam maliyetlerini karşılayabilecek, daha iş odaklı ve kendisini gece hayatına kaptırmayacak tarzında olmalıdır.
Global MBA Programı her iki kampüste de veriliyor ve öğrenci hangi kampüste eğitim almak isterse onu seçebiliyor. Her iki kampüsünde kendine has özellikleri mevcut. Garden City seçmesi durumunda New York merkezden biraz daha uzakta olduğu için yaşam maliyeti daha ucuz oluyor ve daha ders odaklı olabiliyor öğrenci. Manhattan merkezde olması durumunda iş açısından tüm iş merkezlerinin ortasında olduğu için staj ve network kısmında diğer kampüse göre daha fazla imkâna sahip. Genel olarak MBA programlarında minimum 2,5 not ortalaması isteniyor. Not ortalamanız 2,5’un altındaysa ve burada okumayı çok istiyorsanız iyi bir niyet mektubu ve ekstra dosya güçlendirici evraklarla başvuru yapabilirsiniz en azından değerlendirmeye aldıklarını söylediler.
Okulun yıllık eğitim ücreti ortalama 40,200$ civarındadır. Öğrencilerin başarısına göre belli oranlarda burslar verilebilmektedir. Konaklama açısından ise birçok farklı yurdu bulunmaktadır. Bunlar dönemlik olarak ortalama 6000$- 10000$ civarındadır.
Her iki kampüste de genel olarak kendi bünyelerinde okuyan öğrencilerin okulda çalışması sağlanıyor. Bu da başarılı bir öğrenci olmanız durumunda iş bulma konusunda zorlanmayacağınızı gösterir. Ayrıca okul çalışanları o kadar yardımsever ki siz havalimanına indiğiniz andan itibaren sizi oradan alıp bavulunuzu bile taşıyıp yerleşmeniz ve oraya alışmanız konusunda adeta seferber oluyorlar. Bu da ailenizden ayrı geçireceğiniz günlerde size kendinizi yalnız hissetmeyeceğiniz inanılmaz güzel bir deneyim olacaktır.
Genel olarak baktığımızda her alanda iyi bir üniversite ama özel olarak bölüm tercih etmek zorundaysam işletme, MBA ve Performing Arts gibi bölümlerde Amerika içerisindeki en iyi okullar sıralamasında olduğunu söyleyebilirim.
Şehir olarak bilgi verecek olursam: New York, Amerika’nın en kalabalık şehridir. Çok sayıda etnik kökene sahip olup, çok büyük ve karmaşık bir şehirdir. Gezip görülecek çok sayıda turistik yer mevcuttur. Meşhur Times Square’dan, Central Park, Niagara Şelalesi, Brooklyn Köprüsü vb.... gibi saymakla bitmeyecek güzelliklerden bahsediyorum. Şehrin sönmeyen ışıkları, kalabalık sokakları, rengârenk ahengi ile şehrin uyumadığını hissediyorsunuz. Her an bir hareketlilik mevcut. Tabii bununla birlikte bu kadar kalabalık olması yaşam ve konaklama fiyatlarına yansımaktadır. Bu açıdan diğer şehirlere göre en pahalı şehir olduğunu söyleyebiliriz. Hava durumu açısından kışın soğuk yazın sıcak bir şehirdir bu açıdan biraz İstanbul’a benzemektedir. Toplu taşıma açısından metro, otobüs, über, taksi gibi her türlü olanak mevcuttur.
Üçüncü olarak University of Illinois at Chicago’ya geçelim:
University of Illinois at Chicago
University of Illinois at Chicago Amerika’nın Illinois eyaletinin Chicago şehrinde bulunmaktadır. 1982 yılında kurulan bu üniversite Chicago’nun en büyük devlet araştırma üniversitesidir. Chicago’daki diğer üniversitelere göre fiyat olarak daha ucuz olup şehrin tam merkezinde bir kampüs üniversitesidir. Aynı zamanda ABD’nin en iyi 200 üniversitesinden biridir. 2019 US News & World Report'un kolej ve üniversite sıralamasında University of Illinois at Chicago, “ulusal üniversiteler” kategorisinde en iyi 129.sırada yer aldı.
Bu üniversitede 86 lisans ve 110 yüksek lisans programı olmak üzere toplamda 196’dan fazla bölüm mevcut olup kendi bünyesinde ortalama 33.390 öğrenci bulundurmaktadır. Bu kadar iyi üniversite olmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri de Harvard’da çalışmış profesörlerinde bünyesinde olması. Okulun iki kampüsü mevcut; doğu kampüsü ve batı kampüsü şeklinde. Aslında birbirine yürüme mesafesinde yani iki kampüs arasından sadece yol geçiyor birbirine karşılıklı diyebiliriz. İki kampüs de son derece modern, temiz, yemyeşil, huzurlu ve öğrencilerin ihtiyaçlarına göre dizayn edilmiş. Çok çeşitli bölümler sunması da öğrenciler için birçok bölümle iç içe olma ve her bölümden arkadaş edinip globalleşme fırsatı sunuyor. Mühendislik, mimarlık, tasarım, işletme, spor, sağlık bölümleri, hemşirelik, müzik, hukuk vb. gibi çok çeşitli programlar sunmaktadır. Bu programlar arasında mutlaka sizin için doğru olan bir bölüm vardır. Araştırma üniversitesi olduğu içinde mühendislik fakülteleri için çok ileri düzeyde laboratuvarlara, mimarlık ve tasarım programları için çok ileri düzeyde atölyelere sahip. Çok güzel yemyeşil, huzurlu ve çok düzenli bir kampüse sahip. Ayrıca milliyet oranı açısından inanılmaz global olduğunu söyleyebilirim her ülkeden öğrenciyi bünyesinde barındırıyor. Hatta milliyet açısından ülkedeki en çeşitli beş kampüs arasında yer alıyor ve az temsil edilen öğrencilere erişim sağlayan kentsel, kamu yükseköğretim kurumları arasında da ulusal bir liderdir.
Üniversitenin akademik ve öğrenci destek hizmetleri sayesinde, mentorlarla tanışacak, sınıflarla ilgili yardım alacak ve yeni arkadaşlarla bağlantı kuracaksınız. Bu da ailenizden ayrı geçireceğiniz günlerde size kendinizi yalnız hissetmeyeceğiniz inanılmaz güzel bir deneyim olacaktır.
Okulun yıllık eğitim ücreti ortalama 31,500$ civarındadır. Öğrencilerin başarısına göre belli oranlarda burslar verilebilmektedir. Konaklama açısından ise kampüs içi ve kampüs dışı olmak üzere birçok farklı yurdu bulunmaktadır. Bunlar dönemlik olarak ortalama 4000$- 7000$ civarındadır.
Genel olarak baktığımızda her alanda iyi bir üniversite ama özel olarak bölüm tercih etmek zorundaysam mühendislik, hemşirelik, sağlık bilimleri, mimarlık ve tasarım gibi bölümlerde Amerika içerisindeki en iyi okullar sıralamasında olduğunu söyleyebilirim.
Şehir olarak bilgi verecek olursam: Chicago, Amerika’nın nüfus bakımından en büyük 3. Şehri. Şehir genel olarak inanılmaz düzenli ve temiz. Aynı zamanda tam bir sanat ve caz şehri diyebilirim. Diğer Amerika şehirlerine oranla milliyet açısından daha global bir şehirdir. Şehrin Michigan Gölü’ne kıyısı var. Sadece Chicago’ya özel yapabileceğiniz şeyler de mevcut. Mesela Bir Caz Bar’a gidip caz müzik dinleyebilirsiniz veya akşam yemeğinizi Michigan Gölü’nde Boat trip yaparken şehri tadını çıkararak yiyebilirsiniz :) Ayrıca Chicago sokaklarında gezerken her yerde Kanada’yı andıran sokak isimlerine denk geleceksiniz. Bu anlamda Kanada sınırına yakın olmasından kaynaklı bir Kanada’ya benzerlik söz konusu. Ben genel olarak Chicago’ya bayıldım. Aslında sade iki dezavantajı var. Biri soğuk olması. Kışın eksi 10’a kadar düşebiliyor. Soğukta yaşayamam diyen biri için biraz zor olabilir. Diğeri ise şehir genel olarak kalite kokan bir şehir olduğu içinde diğer şehirlere oranla yaşam birazcık pahalı diyebilirim. Toplu taşıma açısından metro, otobüs, über, taksi gibi her türlü olanak mevcuttur.
Sonuç olarak farklı eyaletlerde ve farklı şehirlerde gezdiğim üç üniversiteyle ilgili gördüğüm ve edindiğim bilgileri size aktarmaya çalıştım. Bunlar içerisinden hangisi size uygun olursa onu tercih edin. Eminim ki asla pişman olmayacaksınız!
Hayatınızın en güzel 4 yıllık deneyimini yaşamaya var mısınız?
İngiltere'de Lise Hayalim Sonunda Gerçek Oldu!
Öğrencimiz Yusuf Capar'ın İngiltere'de lise değişim süreci ve Canterbury deneyimleri Devamı
Yusuf Capar
Öğrenci
İngiltere'de Lise Değişim Sürecim
Öğrencimiz Şevval Duru'nun İngiltere'de lise değişim süreci ve Canterbury deneyimleri Devamı
Sevval Duru Dopoglu
Öğrenci
Academix ile Brighton'da Dil Okulu Deneyimim
Öğrencimiz Fulya Özmantar'ın danışmanı yardımıyla Academix'le Brighton'da dil eğitimi Devamı
Fulya Özmantar
Öğrenci
Academix ile İrlanda'da Üniversite Eğitimim
academix ile irlanda'da eğitim alan öğrencimiz Dublin City University'deki tecrübelerini bizimle paylaşıyor Devamı
Can YÜCEL
Öğrenci